20 Ağustos 2008 Çarşamba

Kaptanın seyir defteri 6 (İtalya)


Çok uzun bir aradan sonra İtalya hatıralarıyla karşınızdayım sayın okurlar. Üzerinden çok zaman geçtiğinden hem kendi hafızamı tazelemek hemde olaydan kopmuş arkadaşları olaya müdahil edebilmek adına uzun bir kronoloji vermek istiyorum. Tüm etapların aklımda kalan ayrıntıları yakında burada olacak. Belki de olmaz ama :)

29 mart 2008 öğlen saatlerinde tıkır mıkır yola çıkıldı. İsviçre gümrüğünde terörist muamelesi atlatıldıktan sonra Milano'ya inildi eve ulaşılıp yorgunluktan yıkıldık.

30 mart 2008 okul aranırken yaya olarak 5 saatlik bir Milano turu/kaybolması yapıldı bu gelecek korkunç günlerin habercisiydi. (Deli bacak kası yaptık yürüye yürüye)

5 nisan 2008 ilk haftasonumuzda Como gölü yönüne hareketlendik. Sirke namlı alman arkadaşı da yanımıza almak suretiyle Como gölü turu ve como şehir gezisi yaptık. Tabi ki ana sponsorumuz Trainitalia idi. Bir tren sever için cennet gibi bir yer İtalya.

12 nisan 2008 ikinci haftasonumuzun başlangıcında sabahın körü itibariyle Venedik'e doğru yola çıktık (tabi ki Trainitalia) Venedik'te bir gün konaklama sınırsız kayık biletiyle tüm adaları ziyaret, burun akıntısı, hastalık, enfes bir akşam yemeğini takiben pazar gecesi dönüş. (tabi ki Trainitalia)

13 nisan 2008 Benim en sevdiğim şehirlerden birisi olan Cenova'ya trenle gidiş. (tabi ki Trainitalia) Yaya olarak şehir turu, kayıkla liman turu. Çok güzel bir atıştırma ve bira seansı sonrası dönüş.

14 nisan 2008 Gitiiğimiz en sıkıcı şehir olan Torino'ya trenle gidiş. (tabi ki Trainitalia) Şehir turu, açlık çekilmesi, turist kazıklama seansı ve dönüş.

22-29 nisan 2008 perşembe gününe gelen bir lokal tatili italyanların 4 günlük tatile çevirmesinden esinlenip biz kralını yaparız bu birleştirmenin diyerek 7 günlüğüne Parise uçuş. Bence gezinin en güzel bölümü olan bu bölüme ayrıntılı bir dönüş yapacağım mutlaka.

01 mayıs 2008 1 mayıs tatilinden faydalanarak sabahın körü itibariyle Sevgili ekürimiz Hakan Boz'uda yanımıza almak suretiyle trenle (tabi ki Trainitalia) Portofino'ya doğru hareketlendik. Güzel başlayan gezi 25-30 km yürümek suretiyle sonuçlandı ayrıntılar çok yakında.

02-05 mayıs 2008 başkenti görmeden olmazdı tabi ki 2 mayıs gecesi trenle (tabi ki Trainitalia) yola çıkıp 3 günlük bir Roma seyahati gerçekleşti. Roma güzeldi. Papanın herkese selamı var. Ama benim çok hoşnut olmadığım bie etaptı bu bu Roma gezisi. Ayrıntıları kurcalarız.

10 mayıs 2008 paramızın ve enerjimizin tükenmesi sebebiyle son haftada Napoli-Sicilya olayını çöpe atıp gene trenle (tabi ki Trainitalia) Bergamo'ya gittik. Küçük tarihi bir şehircikti gezdik tozduk aynı akşam yuvamıza(Milano) döndük.

11 mayıs 2008 İtalya'daki son durağımız kasaba irisi olan Monza idi. Güller, çimenler, ve açlıkla geçen güzel bir günün sonunda resmen İtalya maceramıza son noktayı koymak üzere bavul toplamaya Milano'ya döndük. (tabi ki Trainitalia)

12 mayıs 2008 sabahın köründe yola çıkarak Malpensa havaalanından kalkmak suretiyle İtalya'ya veda ettik. Havaalanında yaşadığımız büyük rezilikler ve bunu şampanya patlatarak kutlamamız çok yakında...

Not: Tüm bu tarihler dışında kalan zamanda okul, Milano turları ve design week aktivitelerinde sürterek geçti.

19 Haziran 2008 Perşembe

Kaptanın seyir defteri 5 (İtalya)

Sevgili günlük yüksek müsadelerinle Milano'ya şuursuzca sövmek istiyorum. Sebebine gelecek olursak en baştan beri italyanlara kanım kaynamadı. En azından milanese olanlardan hoşlanmıyorum. Sebebine gelecek olursak bu şehir ülkenin 2. büyük şehri, endüstrisinin merkezi en eğitimli insanların bulunduğu, altyapısı mükemmel bir şehir olsa bile o kadar donuk ve renksiz bir yer ki neredeyse Torino kadar sıkıcı diyeceğim dilim varmıyor. (Torino mevzusuna 3 vakte değinmeyi umuyorum) Şehirde devlet daireleri saat 2 bilemedin 3 gibi kapanıyor. Açık olanlar ise öyle bir hızda çalışıyor ki kapalı mı açık mı anlamak pek mümkün değil yani Türkiye'yi çok aratmıyor devlet mevzuları konusunda. Hadi ben burada yaşamadığım için beni fazla germiyor ama özel sektörde devletten çok farklı değil. Her dükkan kafasına göre saatlerde açılıp kapanıyor. Bazen açılmıyor, bazen kapanmak bilmiyor... İnsanlarına gelecek olursak herkes sinir bozucu derecede kibar ve yardımsever insan taklidi yapıyor. Herkes ingilizce bildiğine dair büyük bir yanılgı içinde. Ama tüm bunların ötesinde sürekli takım elbise ve bunun kadın karşılıkları içinde geziniyorlar ki biraz değişik kıyafetli birisini görünce turist veya bölgede çok bulunan çekik gözlü veya diğer göçmen ırklardan olduğunu anlamak mümkün. Tabi ki Almanya kadar yaygın olmasa da metroda 6 tane birden görebilecek kadar çok türk mevcut. Hata girişkenlik konusunda beni kat be kat aşan arkadaşım Hakan Boz birlikte seyahatlere gidecek kadar türk tanımış durumda buradan kendisine selam ediyorum. Ama asıl küfür etme sebebim 1 mayıs metro çalışmaması idi en kısa sürede o konuyu da deşme ümidiyle geri geleceğim.

18 Mayıs 2008 Pazar

Foto moto

Bir süredir yazma fırsatı bulamasam da 3 vakte tüm kirli ayrıntılar burada olacak...

O zamana kadar bulduğum internetten faydalanıp bir iki foto attım internete onlarla idare edin işte
i find my love in Portofino temalı resimler için
http://picasaweb.google.com/travma/Portofino

Vive la france temalılar içinse
http://picasaweb.google.com/travma/DoktorRNParis

Devamı için bakınız harddisk.

Kaptanın seyir defteri 4 (İtalya)

Okulda ilk günün heyecanıyla yola çıkıp okulda kısa bir brifing aldıktan sonra bir ingiliz ve avustralyalı bayanla birlikte neredeyse özel ders kıvamındaki ilk dersime girdim. 3 kişiydik ve İstanbulda kabaca çalışmanın verdiği italyanca bilgimle sınıfta herşey iyi gidiyordu. Kurs çıkışı gene çılgınca bir tempoda gezinmeye ve kendimizi tüketmeye devam ettik. Çok yorulunca bir yerlerde oturup dinleniyor, bir dondurma yiyor ve yola devam ediyorduk. 2 hafta boyunca olay bu şekilde devam edecekmiş bunu ilk günlerde anlasaydım biraz daha sakin ve öldürücü olmayan bir tempoya düşebilirdik belki ama Milano'da girilmedik sokak, kaybolunmadık meydan bırakmama azmiyle geziyorduk çılgınca. Aybaşı geldiğinde ise limitsiz ulaşım için olan kartları itinayla çıkarttıktan sonra gezmek için önümüzde Hiçbir engel kalmamıştı. Üstelik Milanodaki tüm duraklar bir sonraki otobüsün durağa kaç dakika sonra geleceği datasını da verebildiğinden İtalyan teknolojisine olan saygım sevgim bir kat artmıştı. Üstelik metrolar, otobüsler pek kalabalık olmadığından ve herkes birbirine maksimum saygıyı gösterdiğinden seyahat etmek eziyet olmaktan çıkmış bir zevk olamasa bile en azından nefret edilmeyecek bir şey haline gelmişti. Üstelik kafamıza göre indi, bindi yapıp para ödememekte ekstra zevkliydi. Ama genede her gün temizinden yaya olarak 5-6 kilometre yol yapıp haritada mevcut tüm gezilesi görülesi yerleri hızla tüketiyorduk. Hatta ekstradan üniversiteler hoş gözüken binalara, dükkanlara dalıp çıkıyor şehrin tadını çıkarıyorduk. Bu arada Ayşegül'ün sınıfından inanılması güç ama sevimli ve espri anlayışı olan bir alman kızla (Silke), çok konuşan yarı hipi bir amerikalı ile arkadaşlığımız ilerlemiş, ingilizce, italyanca ve çok nadiren almanca bir muhabbet ortamı oluşmaya başlamıştı öğle yemeklerine beraber gidip geliyor aralarda muhabbet ederek vaktin hoş geçmesini sağlıyorduk. Ve tabi ki italyan Vodafone'nundan alınmış hatlarımız sağolsun iletişim kurmak nispeten kolaylaşmış ve ucuzlamıştı.

Kaptanın seyir defteri 3 (İtalya)

3 haftadır süren anlamsız koşuşturmaca yüzünden kaptanın seyir defterinde daha ilk günü bile bitirememenin verdiği eziklikle konsantre oluyor ve hızlanarak yazmaya devam ediyorum. İlk gece evlerimize yerleşip kabaca eşyaları yerleştirdikten sonra kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Pazar erken kalkıp okulun yerini bulma fantazimiz olduğundan pazar sabah erken kalktık ve Milano'nun merkezi sayılabilecek turist cenneti Duamo'ya doğru hareketlendik. Benim ev sahibim olan hıyarın ingilizce bilmemesi benimse italyanca bilmemem sebebiyle evde kalan amerikalının yaptığı italyanca-almanca tercüme ile anlaştık multi kültürel, multilingual bir deneyim oldu. Amerikalının benden iyi almanca konuşması başta moralimi bozsa da 2 senedir almanyada yaşadığını öğrenince sinirim stresim geçti ferahladım. Evde bir amerikalı, bir tayvanlı, bir italyan ve bir türk olarak tam bir fıkra kadrosu oluşturmuştuk. Pazar sabahı kargalar kahvaltıdayken yola düşüp Duamoya ulaştık ve ağzımız açık bir şekilde birbirinden enfes binalrı, dükkanları gezmeye başladık dolaşmaktan yorulup karnımız acıkınca da tüm uyarıları gözardı edip güzel bir cafede ilk Milano kazığımızı ve enfes bir kahvaltıyı birlikte aldık. Turistlerden saklanmak için yeraltında bir yerlere inmiş olan turist informationdan gene saklanmış şehir haritalarımızı alınca artık keşfetmey ve gezmeye hazırdık fakat bizim okulun bulunduğu meydanın haritalarda yer almaması sebebiyle ve benzer isimli başka bir meydanın 4 kilometre ötede olması sebebiyle şehrin hemen tüm turistik bölgesini 4 saat gibi kısa bir sürecikte yürüyerek Milano'daki ilk yarı maratonumuzu yaptıktan sonra bir polise yol sorarak okulun bulunduğu yere ulaşmayı başarınca gerçek bir zafer duygusu içimi kapladı. Okulu haritada işaretleyip ertesi gün için yorgun fakat gururlu bir şekilde evin yolunu tuttum.

Kaptanın seyir defteri ara not 1

Kaptanın seyir defterinin ağır ilerlemesinden dolayı çok kısa bir aksiyon planı vermek için araya giriyorum: Yarın 1 gece kalmak üzere trenle Venedik'e gidiyorum. Ayın 22'sinde ise yöresel tatile Birkaç gün okul ekmesi ekleyip 1 haftalığına Paris'e uçacağım. Ama henüz kalacak yer olayını halletmemiş olduğumdan yardımsever arkadaşlarımızdan fikir, yardım, destek reca ettiğimi belirtmek isterim. Şimdilik bu kadar beni takip etmeye devam ediniz...

Kaptanın seyir defteri 2 (İtalya)

Yapılan yolcu sayımının tam çıkması sonucu uçağımız normalden erken kalkarak eksi rötar yapmak suretiyle beni şaşkınlığa sürükledi. Gerçekten oldukça ferah bir koltuk aralığı, güzel ikramlar, 4-5 dil konuşabilen host ve hostlar eşliğinde güzel bir yolculuk yaşandı. 2 defa isviçre çukulatası ve içecek ikramı, bir kerede yiyecek servisi yapıldı gönüller şenlendi. Zürih'e indikten sonra gümrüksüz mağaza fiyatlarını İstanbul'la karşılaştırınca oldukça yüksek olduğunu farkettik ama çeşit ve mağaza adedi daha fazlaydı. (bir şey sipariş etmek isteyenler için son çağrı kabul edin bu yazıyı) Zürih'te sırt çantamdaki kablo karmaşasından dehşete düşen güvenlik bilgisayarımda bomba araması yaptıysa da çantama bakma ihtiyacı duymadı. Sırada alp dağlarını aşacağımız minik etap kalmıştı ve bu işi minik bir uçakcıkla yapmak beni açıkcası azıcık gerdi. Yarım saat süren yolculukta dağların manzarası gerçekten enfesti. Milano üzerine geldiğimizde şehrin İstanbula oranla pek minik olması göze çarpıyordu fakat oldukça düzenli yeşili, çiçeği bol bir yere geldiğimiz belliydi. İndikten sonra bir yönlendirme bir konrtrol olmadan laylaylom bir şekilde pasaport kontrole gittik ve pasaport polisinin önümüzdeki arabın arapça ve sayfaları ters pasaportu çözmeye uğraşmasını izleyerek hem eğlendik, hem vakit kaybı yüzünden gerildik. Sonunda hızla biten diğer sıraya geçerek arabı kaderiyle başbaşa bıraktık. Vardiya değişimi olması sebebiyle bir an önce tüymek isteyen polis pasaportla fazla ilgilenmediğinden 3-5 saniye içinde oradan kurtulup bavul bekleme faslına geçiş yaptık. Havaalanı büyük ama acınası eskilik ve köhnelikteydi. Uzunca bir bavul bekleme faslından sonra bavullarımıza kavuşup şehre gitmek için gümrüğe yöneldik ama gümrükte kimse olmadığından direk kendimizi havaalanı dışında bulduk. Bir miktar yol sorma faslından sonra Malpensa ekspres treniyle şehre doğru yola çıktık. Sonradan sıklıkla kullanacağımız Cadorna tren istasyonuna geldikten sonra metroya inen asansörü bulamadığımız için öküz ölüsü kıvamındaki 2 bavulu çoklukla ben olmak üzere metroya indirip elimizdeki tarifte yer alan metro treni ile verilen adrese yola koyulduk. Bu sefer indirmeden daha zahmetli olan çıkarma işlemini yaptıktan sonra otobüs durağını bulup tam ters yöne giden doğru otobüse binmeyi başardık :)))

Fakat tüm bunları yaparken tüm italyanlar oldukça yardımsever ve yardım için çabalayan kişilerdi ve bu maalesef türkiyede göremediğimzi ölçüdeydi. Her kes yardım etmek ne dediğimizi çözmek için gayret gösteriyordu ve aksi yönde bir hareketle hiç karşılaşmadık şu ana kadar. İtalyanları sevmeye başlamıştım. Sonunda otobüs şöförünün yardımıyla durağımızda inmeyi başardığımızda çantaları sürüklemenin verdiği yorgunlukla kafamız az çalışmaya başlamıştı ve sokağı bulmakta oldukça zorlandık. Minik kaybolmaların ardından doğru sokağı bulup ev sahibimizi arayıp bizi almasını istedik ve sonunda eve ulaşmıştık, oldukça turşu olmuş olsak ta başarmıştık...

11 Mayıs 2008 Pazar

Kaptanın seyir defteri 1 (İtalya)

Kaptanın seyir defteri

30 mart 2008

İtalya'da ilk sabahıma uyandığım günde yaşananları unutmamak adına kaptanın seyir defteri 2 ye başlama kararı verdim. Her şey bundan 1-1,5 ay önce Ayşegül tarafından verilen bir gazla başladı. O dönemlerde zaten bir dünya turu planlayan bünyem bu planın suya düşmesiyle biraz mahzunlaşmıştı hem de sevdiğim kızla güzel bir gezi fırsatı çıkınca çok düşünmeden 6 haftalık italyanca öğrenme temalı bu geziye balıklama daldım. Olayın yeme, içme, gezme, tozma hariç maliyeti 2.300 euro gibi üzücü bir rakam olsa da tek umudum bu rakamı burada aşmamaktı. Vize mize maceraları derken vize alındı, günler günleri kovaladı ve büyük gün geldi çattı. 28 mart cuma günü 27 kiloya ulaşmış olan bavul ve 10 kilo civarı olan sırt çantası alınıp evden çıkıldı. Çılgın plana göre önce çantalar arabayla Gökalp'in eve bırakıldı. Korhan ise kahve makinesiyle beraber Doralara teslim edildi ve bir kez daha Beşiktaşa bu sefer motor kullanarak dönüldü. Bir daha ne zaman bulurum mantığıyla bünyeye iskender ve fındık lahmacun verildikten sonra saçlar kırktırılıp yeniden Gökalp'e doğru gidildi. Bolca yeme içme ve geyikli bir akşamdan sonra 2 gibi yatılıp 9 gibi kalkılarak Taksim'den Havaş'ında destekleriyle havaalanına ulaşıldı. Maliye veznesinden yurtdışı çıkış pulu alınıp check-in için Ayşegül ve ailesi beklemeye geçildi. Gıcıklık yapan ve kimliğini ters takarak adını gizleyen pasaport polisi de geçildikten sonra gümrüksüz satıştan yarım kilogram Haribo ve sigara alarak kendimizi Swiss Air'in güvenli kollarına teslim ettik...

Önemli not şu an kulandığım telefon numaram: +339 49 503 25 24