18 Mayıs 2008 Pazar
Foto moto
O zamana kadar bulduğum internetten faydalanıp bir iki foto attım internete onlarla idare edin işte
i find my love in Portofino temalı resimler için
http://picasaweb.google.com/travma/Portofino
Vive la france temalılar içinse
http://picasaweb.google.com/travma/DoktorRNParis
Devamı için bakınız harddisk.
Kaptanın seyir defteri 4 (İtalya)
Kaptanın seyir defteri 3 (İtalya)
Kaptanın seyir defteri ara not 1
Kaptanın seyir defteri 2 (İtalya)
Yapılan yolcu sayımının tam çıkması sonucu uçağımız normalden erken kalkarak eksi rötar yapmak suretiyle beni şaşkınlığa sürükledi. Gerçekten oldukça ferah bir koltuk aralığı, güzel ikramlar, 4-5 dil konuşabilen host ve hostlar eşliğinde güzel bir yolculuk yaşandı. 2 defa isviçre çukulatası ve içecek ikramı, bir kerede yiyecek servisi yapıldı gönüller şenlendi. Zürih'e indikten sonra gümrüksüz mağaza fiyatlarını İstanbul'la karşılaştırınca oldukça yüksek olduğunu farkettik ama çeşit ve mağaza adedi daha fazlaydı. (bir şey sipariş etmek isteyenler için son çağrı kabul edin bu yazıyı) Zürih'te sırt çantamdaki kablo karmaşasından dehşete düşen güvenlik bilgisayarımda bomba araması yaptıysa da çantama bakma ihtiyacı duymadı. Sırada alp dağlarını aşacağımız minik etap kalmıştı ve bu işi minik bir uçakcıkla yapmak beni açıkcası azıcık gerdi. Yarım saat süren yolculukta dağların manzarası gerçekten enfesti. Milano üzerine geldiğimizde şehrin İstanbula oranla pek minik olması göze çarpıyordu fakat oldukça düzenli yeşili, çiçeği bol bir yere geldiğimiz belliydi. İndikten sonra bir yönlendirme bir konrtrol olmadan laylaylom bir şekilde pasaport kontrole gittik ve pasaport polisinin önümüzdeki arabın arapça ve sayfaları ters pasaportu çözmeye uğraşmasını izleyerek hem eğlendik, hem vakit kaybı yüzünden gerildik. Sonunda hızla biten diğer sıraya geçerek arabı kaderiyle başbaşa bıraktık. Vardiya değişimi olması sebebiyle bir an önce tüymek isteyen polis pasaportla fazla ilgilenmediğinden 3-5 saniye içinde oradan kurtulup bavul bekleme faslına geçiş yaptık. Havaalanı büyük ama acınası eskilik ve köhnelikteydi. Uzunca bir bavul bekleme faslından sonra bavullarımıza kavuşup şehre gitmek için gümrüğe yöneldik ama gümrükte kimse olmadığından direk kendimizi havaalanı dışında bulduk. Bir miktar yol sorma faslından sonra Malpensa ekspres treniyle şehre doğru yola çıktık. Sonradan sıklıkla kullanacağımız Cadorna tren istasyonuna geldikten sonra metroya inen asansörü bulamadığımız için öküz ölüsü kıvamındaki 2 bavulu çoklukla ben olmak üzere metroya indirip elimizdeki tarifte yer alan metro treni ile verilen adrese yola koyulduk. Bu sefer indirmeden daha zahmetli olan çıkarma işlemini yaptıktan sonra otobüs durağını bulup tam ters yöne giden doğru otobüse binmeyi başardık :)))
Fakat tüm bunları yaparken tüm italyanlar oldukça yardımsever ve yardım için çabalayan kişilerdi ve bu maalesef türkiyede göremediğimzi ölçüdeydi. Her kes yardım etmek ne dediğimizi çözmek için gayret gösteriyordu ve aksi yönde bir hareketle hiç karşılaşmadık şu ana kadar. İtalyanları sevmeye başlamıştım. Sonunda otobüs şöförünün yardımıyla durağımızda inmeyi başardığımızda çantaları sürüklemenin verdiği yorgunlukla kafamız az çalışmaya başlamıştı ve sokağı bulmakta oldukça zorlandık. Minik kaybolmaların ardından doğru sokağı bulup ev sahibimizi arayıp bizi almasını istedik ve sonunda eve ulaşmıştık, oldukça turşu olmuş olsak ta başarmıştık...
11 Mayıs 2008 Pazar
Kaptanın seyir defteri 1 (İtalya)
Kaptanın seyir defteri
30 mart 2008
İtalya'da ilk sabahıma uyandığım günde yaşananları unutmamak adına kaptanın seyir defteri 2 ye başlama kararı verdim. Her şey bundan 1-1,5 ay önce Ayşegül tarafından verilen bir gazla başladı. O dönemlerde zaten bir dünya turu planlayan bünyem bu planın suya düşmesiyle biraz mahzunlaşmıştı hem de sevdiğim kızla güzel bir gezi fırsatı çıkınca çok düşünmeden 6 haftalık italyanca öğrenme temalı bu geziye balıklama daldım. Olayın yeme, içme, gezme, tozma hariç maliyeti 2.300 euro gibi üzücü bir rakam olsa da tek umudum bu rakamı burada aşmamaktı. Vize mize maceraları derken vize alındı, günler günleri kovaladı ve büyük gün geldi çattı. 28 mart cuma günü 27 kiloya ulaşmış olan bavul ve 10 kilo civarı olan sırt çantası alınıp evden çıkıldı. Çılgın plana göre önce çantalar arabayla Gökalp'in eve bırakıldı. Korhan ise kahve makinesiyle beraber Doralara teslim edildi ve bir kez daha Beşiktaşa bu sefer motor kullanarak dönüldü. Bir daha ne zaman bulurum mantığıyla bünyeye iskender ve fındık lahmacun verildikten sonra saçlar kırktırılıp yeniden Gökalp'e doğru gidildi. Bolca yeme içme ve geyikli bir akşamdan sonra 2 gibi yatılıp 9 gibi kalkılarak Taksim'den Havaş'ında destekleriyle havaalanına ulaşıldı. Maliye veznesinden yurtdışı çıkış pulu alınıp check-in için Ayşegül ve ailesi beklemeye geçildi. Gıcıklık yapan ve kimliğini ters takarak adını gizleyen pasaport polisi de geçildikten sonra gümrüksüz satıştan yarım kilogram Haribo ve sigara alarak kendimizi Swiss Air'in güvenli kollarına teslim ettik...
Önemli not şu an kulandığım telefon numaram: +339 49 503 25 24